Rusya, Azerbaycan’ın zaferini tanıdı

'Şuşa'nın ele geçirilmesi Karabağ Savaşı'nın stratejik sonu oldu. Azerbaycan kazandı. 30 yıl önce Azerbaycanlı mülteci göçleri gibi Ermeni mülteci akımları Karabağ'ı terk etmeye başladı. Paşinyanlı Ermenistan savaşı kaybetti.'

Rusya'nın dış politikasında etkili isimlerden Dugin, Rusya-Azerbaycan-Ermenistan arasındaki Karabağ anlaşmasını Aydınlık için değerlendirdi. Çeviriyi okurumuz için Vatan Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkan Yardımcısı Hüseyin Erman Sülük yaptı. Dugin'e göre Azerbaycan'ın Karabağ zaferi bir dönüm noktası oldu. Bakü, artık Rus-Türk ittifakının güçlenmesinde gözle görülür bir bağlantı noktası konumunda.
9 Kasım'da Moskova'nın Karabağ kriziyle ilgili tutumu tamamen netleşti. Muhtemelen, bu zamanlamadaki ana faktör, ABD Başkanlık seçimlerindeki Biden’ın zaferi (henüz nihai değil, ancak yine de en olası). Neoconlara yakın Biden, Rusya'nın radikal düşmanıdır. Bu nedenle, Moskova'nın gecikmesi durumunda Washington, Karabağ ile ilgili duruma daha aktif ve doğal olarak Moskova'nın çıkarlarına ters bir şekilde dahil olacaktı. Böylece her şey açıklığa kavuştu.

İKİNCİ KARABAĞ SAVAŞININ BAĞLAMI

Arka plan. Ermenistan, Yeltsin'in liberal darbesi sırasında Moskova'daki karışıklığı kendi çıkarlarına çevirdi ve 90'larda Rusya'ya yakınlaştı. Ermeniler Dağlık Karabağ'yı ve çevresindeki 7 bölgeyi ele geçirdiler ve bunu Rusya ile hızlı bir barış yaparak güvence altına aldılar, daha önce Rus yanlısı Bakü’yü karşı kampa (GUAM Demokrasi ve Ekonomik Kalkınma Örgütü) ittiler. Bu çizgi Putin yönetiminde de devam etti.
Ancak Putin yönetiminde Moskova ile Bakü arasında kademeli bir yakınlaşma başladı. Buna paralel olarak Azerbaycan potansiyelini geri kazanırken, Rusya'nın müttefiki, Avrasya Birliği ve KGAÖ üyesi olan Ermenistan'da durum durgunlaşıyordu. Karabağ klanı (Koçaryan, Sarkisyan) Erivan'da iktidardayken Karabağ'daki güç dengesini titizlikle izleyen Ermenistan, çıkarlarını savunurken Moskova ile ilişkilerinde hiçbir zaman aşırılığa kaçmadı. Ermeniler Karabağ konusunda taviz vermekten kaçındılar ancak müzakerelere katıldılar.
Azerbaycan potansiyelini yeterince güçlendirdiğinde, Aliyev ile Putin arasındaki ilişkiler stratejik ittifak düzeyine yaklaşmaya başladı ve buna paralel olarak, Erdoğan'ın Batı ve NATO'dan giderek bağımsızlaşan politikası, objektif olarak çok kutupluluğu teşvik etmeye başladı (bu Putin'in dış politika stratejisinin amacıdır), böylece Karabağ ile ilgili bir hareketlenme zamanı geldi. Putin, Azerbaycan'ın hazır olduğu ve bu kararlılığı pratikte gösterdiği askeri çözümün önlenmesi için Karabağ'a bitişik beş bölgenin Azerbaycan'a bedelsiz olarak verilmesiyle bir başlangıcın yapılmasını önerdi. Serj Sarkisyan isteksizce bu planı kabul etti ve Ermenistan'daki siyasi reformların tamamlanmasının beklenmesini rica etti.
Ancak o anda Paşinyan, Batı'nın ve özellikle Soros'un desteğiyle Sarkisyan’ı devirdi. Beş bölge ile ilgili tüm anlaşmaları görmezden geldi ve ondan öncekilerin kendilerine asla müsaade etmedikleri bir şekilde Rusya ile aktif olarak alay etmeye başladı. Bu, mevcut Karabağ savaşının başlangıç koşullarını önceden belirlemiştir.

ALİYEV BİR SAVAŞ BAŞLATIYOR VE KAZANIYOR

Paşinyan ile konuşmanın imkânsız olduğunu anlayan İlham Aliyev, askeri operasyon başlatmaya karar verdi. Bu Putin için pek de sürpriz olmadı. Çünkü her şey bu yönde gidiyordu. Elbette, Paşinyan'ın keskin Rus yanlısı (pişmanlık duyan) dönüşü ve en azından beş bölge ile ilgili tutumunu değiştirmesi yine de durumu bir şekilde etkileyebilirdi, ancak kendisinden önce Saakaşvili veya Yanukoviç'e Ukrayna'da darbe yapan muhalifler gibi Paşinyan, umudunu Batı'ya bağlamıştı. Ve yine – bu kaçıncı kez! Tamamen kaybetti. Batı, Moskova ile müttefik ilişkileri nedeniyle Paşinyan'ı desteklemedi. Moskova ise Paşinyan nedeniyle destek vermedi.
Sonra her şey, Azerbaycan'ın askeri harekâtlarının etkinliği, Moskova ile doğru ilişkiler ve Türkiye'nin çatışmaya fazla doğrudan müdahil olmamasıyla belirlendi. Bu seçime paralel olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde küresel bir bağlam belirleniyordu.

Paşinyan kurtuluş için Putin'e başvurmadı ve zamanı kaçırdı. Azerbaycanlılar yavaş yavaş Dağlık Karabağ'ın kilit tepelerini ve belirleyici olan Şuşa'yı aldılar. Karabağ sakinleri şu sözleri tekrarlıyor, "Şuşa'yı kontrol eden Karabağ'ı kontrol eder, Karabağ'ı kontrol eden Güney Kafkasya'yı kontrol eder". Şuşa'nın ele geçirilmesi Karabağ Savaşının stratejik sonu oldu. Azerbaycan kazandı. 30 yıl önce Azerbaycanlı mülteci göçleri gibi Ermeni mülteci akımları Karabağ'ı terk etmeye başladı. Paşinyan’lı Ermenistan savaşı kaybetti.

PUTİN STATÜKOYU TANIDI

Bu noktada Putin, daha önce belirsiz, pasif, bekleyen ve kararsız gibi görünen Moskova'nın tutumunu ortaya çıkardı. Ama öyle değildi. Rus helikopteri Azerbaycan ordusu tarafından düşürüldüğünde ve aynı zamanda demokratlar, oy sayımında benzeri görülmemiş hile ve sahtekârlıkla Biden'ı ABD Başkanlığı görevine taşıdıklarında, Moskova daha fazla bekleyemezdi. 9 Kasım akşamı Rusya, duruma kesin olarak müdahale etti ve çatışmaları durdurma talebinde bulundu. Aynı zamanda, fiili durum, müteakip meşruiyet için bir başlangıç durumu olarak kabul edildi.
Ermenilerin Paşinyan'ın savaşı kaybettiğini fark etmeleri, Karabağ'dan vazgeçmeyi kabul etmesi ve Rusya ile diplomatik ilişkileri tamamen bozması üzerine 10 Kasım gecesi Ermenistan'da karışıklıklar patlak verdi. Soros ve küreselcilere dayanan Sovyet sonrası alanda bir başka Amerikan yanlısı politikacının kaderi bundan sonra kesinleşti. Rusya, Dağlık Karabağ'daki sivil Ermeni nüfusunu kazanandan gelebilecek olası şiddetten korumak için çatışmaların durdurulduğunu ve Rus barış güçlerinin getirildiğini duyurdu. Bu, Putin'in statükoyu tanıdığı anlamına geliyordu.

MEVCUT KARABAĞ SAVAŞININ SONUÇLARI NELERDİR?

Bakü, tüm ülkeler (tabii ki bu konuda muhalif görüşlere sahip olan Ermenistan hariç) tarafından Azerbaycan’ın olarak tanınan toprakların bir kısmı üzerinde kontrolü yeniden kazandı. Bu, İlham Aliyev’in Azerbaycan tarihinde en büyük zaferi anlamına geliyor. Azerbaycan, öncelikle Moskova'nın karışmaması ve Erdoğan'ın güçlü desteğiyle bu tür sonuçlara ulaşmaya başardı. Geçmişten beri Bakü, Rus-Türk ittifakının güçlenmesinde bir bağlantı noktası olma planına sahipti. Şimdi bu rol gözle görülür bir destek aldı.
Karabağ üzerindeki kontrolün yeniden tesis edilmesi ve Putin'in bu çatışmadaki davranışı, Azerbaycan'ın Rusya ile daha fazla yakınlaşmasının önündeki tüm engelleri ortadan kaldırdı ve özellikle KGAÖ ve Avrasya Birliği'ne katılma engelini kaldırdı (anımsayın ki Türkiye ve kendisine şiddetle düşman olan Yunanistan NATO üyeleri ise, neden Azerbaycan ve Ermenistan KGAÖ ve Avrasya Birliği'nin üyesi olmasınlar).
Ermenistan'ın mağlubiyeti, öncelikle Ermenistan için en talihsiz dönemde Moskova ile karşı karşıya gelen Nikol Paşinyan'ın siyaseti ve kişiliğiyle ilgilidir. Modern Ermeni tarihinin en karanlık anından sorumlu olarak hak ettiğini alıyor.
Karabağ'daki Rus barış gücü askerlerine, 30 yıl önce Ermeniler tarafından yapılan etnik temizliğin (bunun sonucunda Dağlık Karabağ'da Azerbaycan nüfusu kalmadı) benzerinin önlenmesi çağrısı yapıldı. Bu, ertelenmiş de olsa Bakü'nün sert yanıtının temeli haline geldi ve sorunun barışçıl çözümünü imkansız hale getirdi. Ermenilerin Karabağ'dan tamamen sürülmesine izin verilirse, bu bir başka uzlaşmaz düşmanlık, kin ve intikam döngüsünün ön koşullarını oluşturacaktır. Ermeniler Karabağ'da kalmalı ve şimdi bu hem Aliyev'in hem de Putin'in görevidir. Sadece kalmak değil, yaşam, haysiyet ve sivil statü hakkına sahip olmalılar. Savaşın askeri kısmını kazandıktan sonra Bakü, ahlaki üstünlüğünü de göstermelidir. Bu konuda ancak Rus barış güçleri yardım edebilir. Ayrıca Azerbaycan zaferinin ilave meşrulaştırılması olacaktır.
10 Kasım saat 00: 00'dan itibaren ilan edilen barış bu durumu korumak için yapılmıştır. Azerbaycan’ın zaferi, Paşinyan’ın yenilgisi, Rusya’nın Karabağ’daki Ermeni nüfusu üzerinde sorumluluk üstlenmesi (Ermenistan’daki tamamen başarısız Soros’çu lideri görmezden gelerek).